Google

2.6.07

İkizdere

İKİZDERE KIŞ RESİMLERİ









1913 YILINDA DEĞİŞEN RİZE İLİ İKİZDERE
İLÇESİ KÖYLERİN ESKİ İSİMLERİ

İKİZDERE : Kura-ı seba
Güneyce : Varda
Yerelma : Cevatoz
Rüzgarlı :
Mize

Kirazlık : Manle
Şimşirli : Komes
Ilıca : Vane
Demirkapı : Homeze
Dereköy,Yağcılar : Velkü
Sivrikaya,Çamlık : Çohçer
Gökyayla : Kabahor
Çağrankaya : Kafkame
Cevizlik : Plakorum
Bayırköy : Kolyav
Tozköy : Mahura
Meşeköy : Petran
Eskice,Çataltepe : Haya
Gürdere : Ethone
Diktaş : İksenit
Ballıköy,Çiçekli,Köseli : Anzer

IKIZDERE TARIHI

İkizdere ilçe merkezi yüksekliği 2000 metreyi bulan sarp ve yüksek Rize dağlarının birleştiği derin bir vadide kurulmuştur. Doğuda Çağrankaya dağları, batıda Rüzgarlı köyü ve Manle dağları bulunmaktadır. Karşılıklı biribirine bakan bu iki dağın vadisinde , Çamlık deresi ile Cimil deresinin birleştiği yerde kurulan ilçemiz, iki dere anlamında kullanılan İKİZDERE adını almıştır.
İlçemiz, 898 km2 yüzölçümü ile ilimizin en geniş ilçesidir. Trabzon, İspir, Çamlıhemşin, Rize, Kalkandere ve Çayeli ile komşu olan ilçemiz Doğu Karadeniz Bölgesinde yaylaları ile tanınmış bir ilçedir. %45 dolaylarında meyil arzeden sarp dağların alçak kısımları ormanlarla kaplı olup, yükseklere doğru çıkıldıkça bu ormanlar yerlerini çıplak yaylalara terketmektedir. M.Ö. 3000 yıllarında İkizdere bir yerleşim merkezi olarak bilinmektedir.Daha sonraları Doğu Roma toprakları arasında görülen İkizdere Rize'ye bağlı bir manastırla idare ediliyordu. İlk Türkler Yıldırım Beyazıt Ordusundan ayrılıp İkizdere'ye gelen Süleyman Çelebi ve Askerleridir.

Türklerin gerçek anlamda İkizdere'ye yerleşmesi 1463 yılından sonra olmuştur. Trabzon Of ilçesinin MERORAŞ köyünden bir süvari kolu gelerek İkizdere'yi Osmanlı egemenliği altına almıştır.1878'de Rize'nin sancak merkezi olmasi ile birlikte nahiye olmustur. 93 harbinde Rus işgaline uğrayan İkizdereliler kurtuluş savaşına etkin biçimde katılmışlardır. 1933 yılına kadar ismi KURA-İ SEBA olarak bilinen ilçemiz; bu tarihten sonra bucak merkezi olarak İKİZDERE adını almıştır. Çok eski bir bucak merkezi olarak bilinmekte isede; hangi tarihte Bucak merkezi haline getirildiği belgelere dayalı olarak bilinmemektedir. 25/06/1945 tarihinde kabul edilen ve 01/08/1945 tarihinde yürürlüğe giren 4769 sayılı kanun ile bugünkü Güneyce kasabası ilçe haline getitirilip,İkizdere'de bucak olarak Güneyce'ye bağlanmıştır.

Ancak 19/06/1952 tarihinde kabul edilen ve 20/06/1952 tarihinde yürürlüğe giren 5967 sayılı kanunla Güneyce ilçe merkezi İkizdere ilçesine nakledilmiştir. Güneyce 1955 yılında bucak haline getirildi. Daha sonra bucakların kaldırılması ile Güneyceden Bucak teşkilatı da kaldırılarak belediyesi olan kasaba durumuna gelmiştir. İlçemize bağlı bir kasaba, 28 köy, 12 mahalle bulunmaktadır. Merkeze 7, Güneyce Belediyesine ise 5 mahalle bağlıdır. Güneyce kasabası ilçeye 10 km. uzaklıkta ve kuzeyde bulunmaktadır. Sahilden 36 Km. iç kesimde yer alan ilçemiz, il merkezine 54 Km. uzakliktadir. Rize-Erzurum karayolu üzerinde dik yamaçlar ve dogal güzellikler arasinda yer almaktadir. Şehir nüfusu 3.643.tür. 1997 yılı nüfus sayımına göre ilçemiz toplam nüfusu 7765'tir.Bunun 1638'i ilçe merkezinde, 1783'ü kasaba merkezinde 4344'ü köylerde yaşamaktadır.

Yaz aylarında tüm ilçede yaklaşık 20.000 kişi yaşamakta iken kışın bu sayı 5.000 kişinin altına düşmektedir. Rize ilinin en geniş araziye sahip ilçesi olmasına rağmen gelir seviyesi çok düşüktür. llçe ve köylerin geçimi kısmi olarak tarıma dayalıdır.Yetişen tarım ürünleri ticari amaçlı olmayıp ihtiyaca göredir. İlçe ekonıomisinin ana kaynağı gurbetçiliktir. Bu yüzden köylerden şehire doğru bir göç olayı görülmektedir.

Dünyaca ünlü anzer balı, hidroelektrik santralı, Çamlık mesiresi, Çağrankaya, Ovit ve Anzer yaylaları önemli turizm potansiyeli ile değerlendirilmeye hazır olarak beklemektedir. ikizdere'nin Osmanlı Arsivlerinde 1870'li yıllara ait durumu. Rize kazasına mülhak Kuraiseba nahiyesinde beheri arzen yarım ve tulen bir saat vüsatında altı kıta orman olup bu ormanlarda olan eşcarın ekserisi çam , kızılağaç, pelit ve gürgenden ibarettir. Kuraiseba nahiyesinin bazı köylerinde senevi tahminen beş yüz top kadar kaba keten bezi ve yününden siyah şal ve çorap necs ve imal olunup civar nahiyelere nakil ve füruht olunur.

Rize kazasına tabi Kuraiseba nahiyesinde meşahir-i ehlullahdan makam-i ali olmayup fakat hayli nam kitab-i meşhurun musannifi olan zatın nahiye-i mezkurada Hayatlı karyesinde bir mağara gibi makam olup ekser ulema ziyaret ederler. Kuraiseba nahiyesine tabi Van karyesinde bir orman içinde nebean eder bir ılıcık su olarak bu suyun cereyan ettiği yerde beyaz taş hasıl olup bu taştan kireç ve kendisinde nuhas rahihası olduğu misillü uyuz ve kaşıntı vesair emraza dahi menfaati vardır. Geleneksel Koy Evleriİlçedeki köy evlerinin, Doğu Karadenizin karekteristik ev yapısını en canlı bir şekilde yansıttığını görmekteyiz. Çok ilginç bir mimari yapıya sahip olan, ahşap ve kısmen taş duvardan oluşan evlerin göze hoş gözüken bir görünümleri vardır.

Her iki yan kol, taş duvar olarak üçüncü yada dördüncü kata kadar yükselmekte, bu yan kollar arasında "ÇATMA" adı verilen bir yapı malzemesi ile evin dış cephesi küçük dolaplıklar halini almaktadır. Ahşap dolapçıkların içerisi taş ve harç ile doldurulmakta, taş ve harç kısmının üstü sıva ve beyaz badana ile örtülürken, çerçeve görünümlü ahşap kattran ile sıvanmaktadır. Rutubetten uzak, insan yaşamı için çok sağlıklı olduğu bilinen bu tür evler kışın oldukça sıcak, yazın ise, en sıcak günlerde bile serinliğini muhafaza etmektedir. Sevilen bir mimari tarzına sahip olan bu evlerin genellikle üç ya da dört kat olarak inşa edildiklerini görmekteyiz.

En alt kat, AHIR. İkinci kat hayvan yiyeceklerinin depolanması için kullanılan HAN. Üçüncü kat aile bireylerinin oturdukları ve çok işlek olan EV KATI. Dördüncü kat is ağır eşyaların ve ağır misafirlerin konuk edildiği oldukça düzenli, dayalı döşeli MİSAFİR KATI'dır. Aile bireylerinin kullanımı için tahsis edilen ev katı ve misafir katında toplam sekiz ile on adet oda bulunabilmektedir. Misafir katı ile çetı katı arasında üçgen şeklinde görülen boşluğa ÇATI KATI, bazı köylerde ise NAYLA KATI denir. Bu boşluğa genellikle kurutulmaya muhtaç mısır, fasulye, kışlık armut gibi besin maddeleri sakalnır. Çatılar çoğunlukla saç, ya da hartıma denen yarma tahta ile kaplı bulunmaktadır.



SIFALI SULAR

İkizdere şifalı sular yönünden zengin bir ilçedir. Şimşirli içmeleri ile Anzer içmeleri böbrek taşlarına iyi gelen sulardır. Şimşirli maden suyunun yol üzerinde olması diğerlerinden daha çok bilinmesini sağlamıştır.

ANZER BALI ve POLEN

Anzer'in binbir çiçeğinde binbir şifa vardır. Çok dar bir bölgede ve çok az olarak üretilen Anzer Balı'nın şöhreti Türkiye sınırlarını aşmıştır. Anzer Balı'na artık yeni bir arkadaş daha eklenmiştir. Anzer Poleni. bilindiği gibi İnsan vücudunda enzimler, hormonlar, vitaminler ve amino asitlerin yer aldığı 22 temel element vardır. ARI POLENİ dışında bu elementleri tek başına sağlayan herhangi bir gıda yoktur. Yüzyıllardan beri kullanılan polen: polen, nektar ve arının kendi enziminin karışımı olan süper bir gıdadır.


İNANIŞLAR


Yeniyılın Biri : Eski hesap yeniyılın birinde komşular birbirine pek gitmezdi. İlk günü eve gelen kişi, o yılın uğrunu tayin ettiğine inanırlardı. Yaşlılar arasında hala devam eden bu inanış yüzünden kimse bu rizikoya girmez ziyaretten kaçınırdı.


Küçükayı Kundul Ayı : Kundul, bacayı aşan kar yağması demektir. "Küçükayı kundul ayı" demek kışın sert geçeceğine, karın çok yağacağı anlamına gelir. Bunun yanında Şubat ayında geceleri kar yağmaz inancı hala devam etmektedir.

Mart Dokuzu : Kış uykusundan uyanış olarak kabul edilir. O günde kısa süreli olsa da güneşin gözükmesi o yıl içersinde havaların iyi gideceği işaret sayılır.

Abrilin Beşi : Nisan'ın 18'i dir. Tamam kış bitti yaz geldi derken kış geri gelir. "Korkma yılın kışından kırk abrilin beşinden öküzü ayırır eşinden" sözü halk arasında yaygındır.

Mart Kapıdan Baktırır : Mart ayının çok aldatıcı olduğu inancı halka rasında çok yakındır. Mart ayını yeren bir çok söz kışlık stokların bitmekte olduğu göz önüne alınarak halk arasında söylene gelmektedir. "Mart kapıdan bıktırır, kazma kürek yaktırır - Mart ayı, dert ayı - Geldi çattı Mart, sığırını sat"

Kerezayının Onikisi : (Haziran) Yaylaya çıkacak aileleler Kerzayının onkisine çok dikkat ederlerdi. Daha önce çıkmamaya özen gösterirler, Yaz'ın en korkunç olayı olan "Gün Dönümü" fırtınasının bu günde başlayacağı inancı vardı.

Karakonceller : Eskilerinçok önem verdikleri günlerdir. 12 günlük bir sürenin adıdır. Aralık ayının 26. gününde başlar, yeniyılın 6. gününe kadar devam eder. Her gün sıra ile bir ayı temsil eder. Aralık 26 1. ayı, 27'si 2. ayı. OIcağın 6'sı da 12. ayı temsil ederdi. 27. günü kapalı geçerse Şubat ayı da kapalı geçer, açıksa açık.

Göçkovan Çiçekler : Yayladaki yeşillikler, son baharın yaklaşmasıyla terlerini kurumuş otlara ve her tarafa yayılmaya başlayan beyaz çiçeklere bırakırdı. Bu çiçeklerin köklerindeki yumryulara "yer kestanesi" denirdi. İşte bu çiçeklere Göçkovan denir, yaylacıların yaylaları terketme zamanının geldiğine işaret sayılırdı.

Mayıs Yağmuru : Mayıs yağmurunun insan sağlığı için yararlı olduğuna, özellikle saç büyümelerine iyi geleceğine inanılırdı. Kışın Gök Gürlemesi : Kış ayında gök gürlemesi çok nadir olur. Eğer gürlerse kışın ağır geçmesi beklenirdi.

Mayıs Buzağı : Bu ayda doğan buzağın yaşama şansının az olduğu, yaşasa bile zayıf olacağı inancı hala devam etmektedir. Hatta çeşitli nedenlerle bile cılız kalıp yetişemiyen çocuklara "Mayıs buzağı gibi çocuk" denilmesine sık rastlanmaktadır.

MAHALLİ TABİRLER VE SÖZCÜKLER

Arapyas Etmek : Güneşten derinin soyulması

Basharına : Kaldıraç

Becük : Böcek

Çupi : Çalı veya çalı parçası

Çiçeni : Peynirden çıkan sarı renkteki su

Çeli : Karalahanın yaprak kısmında bulunan kalınca sap

Çeşan : Kadınların bellerine sardıkları peştemal

Çalfatı : Kürdan görevini yapan ağaç parçası

Çapili : Taze ağaç dallarınınyapraklarıyla birlikte bağlanması

Çılğa : Toprakla karışık sel suları

Değermi : Yuvarlak şey

Humi : Meyvelerin toplanmasında kullanılan küçük sepet

Hayat : Evlerin önündeki ahşap balkon

Hampa : Zengin

Hopenç : Döşemeden alt kata, tavandan üst kata açılan kapı

Hozan : Verimsiz toprak

Hamel : Topraskla sürüklemeye yarayan uzunca tahta

İşdoni : İç don. kilot

Kavar : Su arkındaki suyun küçük kanallarla çayırlara akıtılması

Kupli : Asma kilit

Kamara : Belli yerlere rüzgarın biriktirdiği kar yığını

Kinto : Alçak boylu ve fiziki yapısı gösterişsiz olan

Kutuz : Boyu kısa cüce anlamında

Kebre : Gübre

Kapuçalı : Değirmene tahıl akıtan ahşaptan yapılan oluk

Kitleme : Çakı bıçağı

Kukarı : Ucu eğri odun

Kınyas : Alay edercesinbe "güzel" olduğunun ifadesi

Kran : Değirmenlerin öğütülen yüzünün tırtıllanması

Kokona : Kağıttan yapılan örmeli süsler

Koti : Kökü ile bnirlikte kara lahana

Likomis etmek : Taşınması zorunlu eşyaları ara depolarda depolamak

Lepuk Ağız : Ağzı büyükçe olan

Maşat : Mezar taşı

Muta : Bent

Molaz : Taş parçası

Mubrek : Böbrek

Neşe: Nasıl şey?

Plakam : Düz, ince ve yavan taş

Puğrenk : Su taşlıyan boru

Peşko : Soba

Patol : Sıkıştırılarak yastık haline getirilen kuru otlar

Sumantarı : Yamaçtan aşağı su akıtan (V) şeklinde genişçe kanal

Sağul : Çekül

Salamandırna : Semendere

Sifoni : Değirmen çarkına suyun hızlıca çaktığı delik

Sahtiyan : Yüzsüz anlamında hakaret

Tavara bindi : Kramp girdi anlamında

Tati : İnsan eli

Uvra : Tabakların dibişnde kalan yemek artıkları

Yarımluk : Kadınların giydiği kısa çorap

Yumuli : Çok sevimli çocuk veya hayvanm yavrusu

Zoli : Herhangi bir şeyin içi

Hiç yorum yok: